“Yalnızca tek bir tür insan varsa, o zaman neden hiç
geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak
birbirlerini aşağılıyorlar?”

Hayatındaki otorite figürlerinin ne kadar sinirlerine
dokunsa da Scout 40’lı yıllarda normal bir kız çocuğu gibi değil. Abisi Jem’in,
komşusu Dill’in etkisi ve babası Atticus’un çoğu diğer yetişkin gibi baskıcı
biri olmaması Scout’a hayatını istediği şekilde yönlendirmek konusunda bir
özgürlük sağlamış. Bu sayede kendini korumayı da öğrenen Scout sinirlerini
kontrol etmekte zorlandığı için çoğu zaman kavgalara karışıp başına da bela
alıyor. 6 yaşındaki bir kız için baya renkli bir hayatı var diyebiliriz.
“Bizim mahkemelerimizde, beyaz adamın dünyasıyla siyah
adamın dünyası karşı karşıya geldiğinde, her zaman beyaz adam kazanır. Bu ne
kadar çirkin olursa olsun hayatın bir gerçeği.”

Kitabı
elime ilk aldığımda en çok merak ettiğim şey adını nereden aldığıydı. Kitabın
bir noktasında Scout ve Jem’e Noel hediyesi olarak birer tüfek geliyor ve
Atticus onlara teneke kutulara ateş etmelerini tercih ettiğini, bülbülü
öldürmenin günah olduğunu söylüyor. Bu mecaz ilk kez burada karşımıza çıkıyor
ve sizi düşündürüyor. Çünkü Atticus’un bülbülü öldürmenin günah olduğunu söylemesinin
sebebi bülbüllerin güzel şarkılar söyleyip günü güzelleştirmekten başka bir şey
yapmadığını, bize bir zararları dokunmadığını söylüyor. O halde bülbül
kimi temsil ediyor? Bülbül hikaye boyunca masumları, haksızlığa
uğrayanları temsil ediyor. Tom Robinson’ı, Arthur Radley’i temsil ediyor. Bütün
kasabanın hakkında uydurduğu asılsız söylentilere ve kendi kafalarında
kurdukları kötü şöhretine karşı Arthur Radley temiz kalpli bir adam olduğunu
kanıtlıyor.

“Sonra onun peşine düştüler, asla yakalayamadılar
çünkü onun neye benzediğini bilmiyorlardı ve Atticus, sonunda onu gördükleri
zaman anladılar ki aslında o şeylerin hiçbirini o yapmamıştı… Atticus, o
gerçekten iyi bir çocuktu…”
Maycomb’daki çoğu insanın, dedikoducu Bayan Stephanie
Crawford gibilerinin aksine Atticus bir insanı yargılayabilmek için önce onu
anlamak gerektiğini; bunun için de olaylara ve hayata onun gözlerinden bakmak
gerektiğini söylüyor sürekli. Sonunda Radleylerin avlusunda dikilen Scout,
Atticus’un bu öğretisinin gerçekten ne anlama geldiğini anlıyor. Kitapta olan
onca güzel sahneye rağmen Scout’ın bu aydınlanma anı benim için kitabın en
güzel sahnesiydi. Yaşanan onca şeyden sonra kitabın sonunda gözlerinizi
dolduran bir an bu aydınlanma anı.
Bülbülü Öldürmek’in verdiği bir mesaj varsa bence bu
insanların gerçekten de aynı ama farklı olduğu. Hepimiz insanız; hepimizin
duyguları, düşünceleri, istekleri var. Bizi farklı yapan şeyler derimizin
rengi, doğduğumuz ırk gibi şeyler değil. Bizi birbirimizden ayıran şey
hayatımızı nasıl şekillendirdiğimiz ve nasıl bir insan olduğumuz. Kendi çıkarımız
için herkesi hor gören saksağanlar mı olacağız, yoksa iyi kalpli bülbüller mi?
“İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama
unutma, bülbülü öldürmek günahtır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder