Hırsızın Çaldıkları

"Aslında kitabın neyle ilgili olduğu önemsizdi. Asıl önemli olan, taşıdığı anlamdı..."
KitapHırsızı/Markus Zusak

9 Nisan 2019 Salı

Saksı Olmanın Faydaları


“Sen hiç böyle hissettin mi bilmiyorum. Binlerce yıl uyumak istiyormuşsun gibi. Ya da yalnızca var olmamak. Ya da var olduğunun farkında olmamak. “

“Saksı” teriminin anlamını bilmiyorsanız kitabın adı size bir şey ifade etmeyebilir. Bu kitaba kadar daha önce hiç saksı kelimesinin bildiğimizden farklı bir anlamı olacağını düşünmemiştim. Kitabın orijinal dilinden geçen bir deyim olduğunu sanıyordum ki önceki nesiller tarafından bizim ülkemizde de kullanıldığını öğrendim. “Saksı” kelimesi fazla içine kapanık olup neredeyse hiçbir şeye katılmayan, sadece gözlem yapan insanlar için kullanılıyor. Kitabın ana karakteri ve anlatıcısı olan Charlie de bir saksı.
           
        Kitap Charlie’nin kim olduğunu bilmediğiniz bir kişiye yazdığı mektuplardan oluşuyor. Her bölüme “Sevgili Arkadaşım,” diyerek giren ve “Daima Sevgiler, Charlie.” diyerek bitiren Charlie kitap boyunca size içini döküyor. Başka kimseyle paylaşamadığı için yaşadığı şeyleri size anlatıyor. Ama her ne kadar mektuplaşıyor olsanız bile Charlie için gizlilik önemli. Gerçekte kim olduğunu, ya da size anlattığı insanların kim olduklarını bilmemeniz için anlamanızı sağlayabileceğini düşündüğü şeylerin isimlerini değiştiriyor.

“Lütfen bunu bana söyleyen kişinin kim olduğunu bulmaya çalışma. Çünkü onu bulursan benim kim olduğumu da anlayabilirsin ki bunu yapmanı gerçekten istemiyorum. Beni bulmanı istemediğimden insanlardan başka isimler ya da ilaç adlarıyla bahsedeceğim. Yine aynı nedenden dolayı bana cevap yazman için bir adres de belirtmiyorum. Bunda kötü bir niyetim yok. Sahiden.”

Ortaokulun bitişinde en yakın arkadaşı intihar eden Charlie, liseye başlarken tamamen yalnız kalmaktan korkuyor. İlk günlerini tahmin ettiği gibi yalnız geçiren Charlie bir futbol maçında Patrick ve Sam adındaki iki üvey kardeşle tanışıyor ve lisedeki ilk arkadaşlarını ediniyor. Charlie’nin aksine Patrick ve Sam son sınıftalar ve yılın sonunda mezun olacaklar.

“Sam ve Patrick bana baktı. Ben de onlara baktım. Sanırım biliyorlardı. Belirli bir şeyi değil. Sadece biliyorlardı işte. Bence bir arkadaştan tüm isteyebileceğiniz budur.”

Yeni ve harika arkadaşlar edinmiş olmanın yanı sıra, Charlie Sam’i gördüğü andan itibaren ondan hoşlanmaya başlıyor. Tanıştığı en güzel kız olduğunu düşündüğü Sam Charlie’nin rüyalarına bile giriyor. Sam’in kendisine de bunları söylemiş olsa da herhangi bir şeyin imkansız olduğunun farkında çünkü Sam Charlie’den 4 yaş büyük ve bir sevgilisi var. Yine de Patrick ve Sam’in sıra dışı arkadaş grubuna dahil olmak bile Charlie için yeterli. Mary Elizabeth’in başında olduğu kendi dergilerinden tutun Rocky Horror Picture Show’un tiyatro kadrosunda olmalarına kadar bir sürü ilginç yönleri olan bir arkadaş grubu bu. Charlie’ye hayatın daha önce hiç görmediği bir yönünü gösteriyorlar ve “katılmasını” sağlıyorlar.

“Bu sessizlikte kimseye anlatmadığım bir anı düşündüm. Yürüdüğümüz zamanı. Üçümüzün. Ben ortadaydım. Nereye ya da nereden yürüyorduk, hatırlamıyorum. Mevsimi bile hatırlamıyorum. Yalnızca onların arasında yürüyüp sonunda bir yere ait hissettiğimi hatırlıyorum.”

Saksı Olmanın Faydaları’yla ilgili ilginç olan şeylerden biri de siz kitabın ne kadar mükemmel ilerlediğini düşünürken bir anda karakterlerin karanlık geçmişleriyle karşılaşıyorsunuz. Yazımın bu kısmından sonrası okumayanlar için biraz spoiler içerebilir. Kitap ilerledikçe karakterlerin küçük sırlarıyla tanışıyoruz. Patrick’in korkusundan kimseye bahsedemediği erkek arkadaşı, Sam’in babasının patronuyla olan ilk öpücüğü, Charlie’nin ablasının şiddet eğilimli sevgilisi ve Charlie’nin Helen Teyzesi.

Helen Teyze kitabın birçok yerinde bahsi geçen bir kişilik. Bildiğimiz kadarıyla yıllar önce Charlie’nin doğum gününde bir araba kazasında ölüyor. Bu da Charlie’nin doğum günlerini sevmemesine ve ne zaman doğum günü gelse kötüleşmesine sebep oluyor. Helen Teyze ona hediye almaya giderken araba kazası geçirdiği için Charlie çok uzun bir zaman boyunca teyzesinin ölümünde kendini suçluyor. Bir süreliğine teyzesini düşündüğünde kötüleşmesinin sebebinin bu olduğunu düşünüyoruz ama sonra her şeyin bundan itibaren olmadığını öğreniyoruz.

“Helen Teyzeme hoşça kal diyecektim ki ağlamaya başladım. İçten bir ağlamaydı bu. Genelde olduğu gibi panik içinde bir türden değil. Sonra Helen Teyzeme yalnızca önemli şeyler için ağlamaya söz verdim. Çünkü bu kadar çok ağlamanın, Helen Teyze için ağlamanın değerini azaltmasını düşünmekten nefret ettim.”

Diğer bütün karakterlerin hayatında karanlık bir nokta olduğu gibi Helen Teyze de Charlie’nin hayatının karanlık noktası. Ölümü için kendini suçlamasının yanı sıra Helen Teyze Charlie’de onun farkında olmadığı bazı etkiler bırakmış. Beyni anılarını bastırmayı seçtiği için yaşadığı tramvatik olayı hatırlamasa da bu tramvanın etkileri Charlie’nin hayatına içgüdüler şeklinde yansımış. Bir noktada anılarını hatırlayan Charlie, kendi yaşadığı ve etrafındaki insanların yaşadığı kötü şeyler için birilerini suçlamanın anlamsız olduğunu düşünüyor. Çünkü birilerini suçlamak yaşanmış şeyleri değiştirmeyecek.

“Nereden geldiğimizi seçemeyiz ama nereye gidebileceğimizi seçebiliriz.”

Charlie ne kadar kötü bir durumda olursa olsun Sam ve Patrick’le arkadaş olmak hayatına yeni bir sayfa açmasına ve daha iyiye gitmesine yardımcı oluyor. Sam’in, Patrick’in, Mary Elizabeth’in ve bütün arkadaşlarının yıl sonunda mezun olacağını bilse de önemli olanın elindeki zamanın tadını çıkarmak olduğuna karar veriyor.

“Bunların hepsinin bir gün hikaye olacağını biliyorum. Fotoğraflarımız mazi olacak ve hepimiz birilerinin anne babası olacağız ama simdi bunlar hikaye değil, yaşanıyor. İşte buradayım ve ona bakıyorum. Çok güzel görünüyor. Görebiliyorum. kendinin üzücü bir hikaye olmadığını bildiğin an bu. Hayattasın.”

Kitap 90’larda yazıldığı için o dönemlerde ünlü olan bir sürü şarkı da geçiyor kitabın içinde. Sadece şarkılar değil kitaplar, filmler, televizyon programlarına da göndermeler yapılıyor. Bülbül’ü Öldürmek, Muhteşem Gatsby ve Sineklerin Tanrısı gibi bir sürü klasik kitabın da bahsi geçiyor. Charlie size sürekli favori şarkılarından bahsediyor çünkü Charlie için şarkılar büyük bir önem taşıyor. Hatta şu an bu yazıyı yazarken Charlie’nin en sevdiği şarkı olan “Asleep”i dinlediğimi de belirtmeliyim.

“Şarkıları kaç kişinin sevdiğini düşündüm. Kaç kişinin bu şarkılar yüzünden kötü zamanlar geçirdiğini. Kaç kişinin bu şarkılarla güzel zamanlar geçirdiğini. Bu şarkıların ne kadar çok anlam içerdiğini. Bu şarkılardan birini yazmak harika olurdu. Onlardan birini yazmış olsam çok gururlanırdım. Umarım bu şarkıları yazan insanlar mutludur. Umarım bunun yeterli olduğunu hissediyorlardır. Bunu dinle, bunu tüm içtenliğimle istiyorum; çünkü beni mutlu ettiler ki ben yalnızca bir kişiyim.”

90’larda yazılan kitabın aynı zamanda 2010’lu yıllarda çekilen bir filmi var. Çoğu kitap uyarlamasına göre bu film çekilirken çok iyi bir iş çıkarılmış bence. Kitapla pek bir farkları yok, bunun yanı sıra oyuncu kadrosu seçilebilecek en iyi oyunculardan oluşuyor. Charlie’yi Logan Lerman, Sam’i Emma Watson, Patrick’i de Ezra Miller canlandırıyor ve oyuncular karakterleriyle çok uyumlu. Kitabı gibi filmin kendisi de harika müziklere sahip. Hele duygusal biriyseniz, filmin final sahnesinde birkaç damla göz yaşının yanağınızdan süzüleceğini garanti edebilirim.


“O anda yemin ederim sonsuzduk.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder