Hırsızın Çaldıkları

"Aslında kitabın neyle ilgili olduğu önemsizdi. Asıl önemli olan, taşıdığı anlamdı..."
KitapHırsızı/Markus Zusak

18 Nisan 2018 Çarşamba

Mucize


“Bir kitabı kapağına bakarak değerlendirmeyin.”
On yaşındaki Auggie kendisini her ne kadar öyle hissetse de tamamen sıradan bir çocuk değil. Auggie’yi sıradan insanlardan farklı yapan şey dış görünüşü. Auggie yüzünde fiziksel bir hastalıkla doğduğu için normal insanlara benzemiyor. Bu hastalık yüzünden nefes alabilmek ve yemek yiyebilmek gib 
i bir sürü basit şeyi yapabilmek için de bir sürü ameliyat geçirmesi gerekmiş. 23 ameliyatta ellerinden geldiği kadar “normalleştirmişler” Auggie’yi.
5. sınıfa kadar evde eğitim gören Auggie’yi ailesi 5.sınıf için okula göndermeye karar vermiş ailesi. Auggie’nin okula alışması biraz uzun  sürüyor,  ilk günü her ne kadar berbat geçse de bir süre sonra Summer adında bir arkadaş ediniyor. Summer okulda Auggie’ye ön yargılı yaklaşmayan ve bulaşıcı bir hastalığı varmış gibi davranmayan tek kişi oluyor. Auggie ilk arkadaşını edinmenin de etkisiyle okulda o kadar da kötü vakit geçirmediğine karar veriyor.  Bir süre sonra Summer ve August ikilisine Jack de katılıyor. Auggie Jack’le arkadaş olduğu için çok mutlu oluyor.
Kitap hikayeyi 8 farklı kişinin bakış açısından anlatıyor. Öğrenmediğimiz pek bir şey kalmıyor. Bu sekiz kişinin bakış açısını okurken arada bazı sinir olduğum bölümler de vardı. Kendisi her ne kadar iyi kalpli bir karakter olsa da Via’nın sevgilisi Justin’in bölümünün yazım tarzı yüzünden kitabı okurken birkaç defa sinir krizi geçirdim. TEOG sayesinde her gün noktalama kuralları ve yazım kuralları gibi şeylere dikkat ederken Justin’in bölümündeki her şeyin küçük harfli olması ve sadece nokta olması beni biraz çileden çıkartmıştı. Hikaye olarak kitabın en güzel kısımlarından biri olsa da Justin’in bölümünü bitirmek için çok uğraşmıştım, bitirene kadar da canım çıkmıştı.
                Kitapta en çok ilgimi çeken karakterlerden biri Via’nın en yakın arkadaşı olan Miranda oldu. Miranda’ya başta sadece Via’nın bakış açısından baktığımızda kötü bir arkadaş olduğunu düşündürüyor çünkü yazar bize. Ama işin gerçeğini bir de Miranda’dan okuduğumuzda her şey yerli yerine oturuyor ve Miranda kötü bir arkadaştansa daha karışık bir karaktere dönüşüyor. Aslında Miranda da bir bakıma kitabın ana konusunu anlamamızı sağlıyor: ön yargılı olmak.
                Bu yıl filmi çıkan bu kitap beni en çok etkileyen kitaplardan biri oldu. Arada sırada düşünüyorum, Auggie gibi birini görseydim ne kadar kabalık etmek istemesem de kendimi biraz garip hisseder ve en azından bir kere de olsa kendimi bakmaktan alıkoyamazdım. Böyle düşünmek hoşuma gitmiyor ama tamamen görmezden gelirdim demek de kendime yalan söylemek olurdu.  Filmin fotoğrafları ilk yayınlandığında Auggie’nin yüzü beni biraz rahatsız etmişti. Daha sonra yeni fotoğraflar geldikçe alışmaya başladım ve bir anda sevimli bir yüze dönüştü. Sanırım kitabın vermeye çalıştığı mesaj da bu: Birini yeteri kadar tanırsanız, ön yargınızı kırarsınız ve sizin için tamamen başka birine dönüşebilir.
                Filmine gelirsek, kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden biri. Kitapla neredeyse aynı olan film Auggie’nin dış görünüşü hakkında biraz fikrimizin oluşmasına da yardımcı oluyor. Kitabı okuyamıyorsanız bile boş bir zamanınızda kesinlikle oturup filmi izlemenizi tavsiye ederim, çünkü bazı şeylere karşı bakış açınızı değiştiren bir hikaye bu.
“Mümkün olan her şekilde iyilik yapın,
Mümkün olan tüm gücünüzle,
Mümkün olan her yerde,
Mümkün olan her an,
Mümkün olan herkese,
Mümkün olduğu sürece.
-John Wesley’in kuralları”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder