Hırsızın Çaldıkları

"Aslında kitabın neyle ilgili olduğu önemsizdi. Asıl önemli olan, taşıdığı anlamdı..."
KitapHırsızı/Markus Zusak

13 Nisan 2018 Cuma

Aynı Hayatın İçinde


“Hayat devam ediyor” klişesini bir kenara bırakırsak, ben Mado Yazinsky; henüz on beş yaşındayım ve ailemizin dağılan parçalarını bir araya getirmek bana düşüyor. Özgür ruhlu Patty, karnındaki babasız büyümeyi garantilemiş bebeği ve ben yeni bir hayat kurmalıyız.
 Bu kitap birbirine tamamen zıt kişilikleri olan iki kişinin birlikte yaşamak zorunda kalmasını ve bu süreçte başlarından geçenleri anlatıyor. Böyle söyleyince sıkıcı geliyor olabilir ama kesinlikle sıkıcı bir kitap değil. Kendisi daha ilk sayfalardan favori kitaplarımın arasına girdi. Kitabın ana karakterleri olan Mado ve Patty anne babalarını kaybetmiş iki kardeş. Mado 15 yaşında, mükemmeliyetçi ve sorumluluk sahibi bir kızken ablası Patty 20 yaşında, umursamaz ve olabildiğince sorumluluklarından kaçan biri. İki kardeşin anne babaları trafik kazasında ölüyor, bunun sayesinde bir süre önce evden ayrılan Patty küçük kardeşinden ayrılmamak için vesayetini alabilmek uğruna her şeyi yapmayı göze alıyor.   
 Patty Mado’nun vesayetini almak için Sosyal Hizmetlere sorumlu biri olduğunu kanıtlamaya çalışırken hamile olduğunu öğreniyor ve bu işleri daha da zorlaştırıyor. Patty başta çocuğu istemese de Mado onu ikna ediyor. Daha sonra Patty ve Mado ailelerinin kaza yaptığı yaz evine gidip yaşadıkları şeylerle yüzleşmeye karar veriyorlar ve yazın büyük bir bölümünü orada geçiriyorlar.
                Kitabın da büyük çoğunluğu ailelerinin yaz evinde geçiyor ve en eğlenceli kısımlar da orada başlıyor. Patty ve Mado gölde yüzmeye gittiklerinde komşuları olan Hollandalıların çocukları Daan ve Sander’le tanışıyorlar ki en çok hoşuma giden sahneler Hollandalılarla beraber oldukları sahnelerdi. Sander aşağı yukarı Mado’nun yaşlarında, Daan da yine aşağı yukarı Patty’nin yaşlarında iki çocuk. Hollandalılar evlerine dönene dek beraber vakit geçiriyorlar. Bu sırada Patty ve Daan iyi arkadaş oluyorlar ve Sander ve Mado da birbirlerine âşık oluyor.
                Yazinsky ailesinin evi şehre uzakta olduğu için etrafta ne eczane ne de hastane olmasa da Patty doğuracağını fark ettiği zaman Mado’nun zekası ve soğukkanlılığı sayesinde hiç kimseye ihtiyaçları bile olmuyor. Patty çocuğu doğurduktan birkaç gün sonra Mado ve Mado’nun Robinson adını verdiği çocuğu yaz evinde bir başlarına bırakıp kaçıyor. Mado uyanıp bunu fark ettiğinde ablasının sorumsuzluğuna sinirleniyor ama yapabileceği bir şey olmadığını fark ediyor. Yaz evinden ayrılmasının bile çok zor olacağını düşünürken Robinson’ın babası ve Patty’nin sevgilisi olan Luigi nasıl olduklarını görmek için yaz evine uğruyor. Mado ona durumu anlattığı zaman Mado ve Robinson’ı arabasına alıyor ve beraber Patty’yi aramaya çıkıyorlar. Yolda patlayan tekerler ya da Robinson’ın ağlaması gibi bir sürü şeyle başa çıkmaları gerekse de sonunda Patty’yi buluyorlar ve Mado Patty’nin ilk defa yaptıkları için pişman olduğunu fark ediyor. En sonunda Patty ne kadar korksa da hem kardeşine hem de kendi çocuğuna bir anne olmanın sorumluluğunu alıyor ve hem Robinson için hem de Mado için bir aile kurmayı başarıyor. Mado da hem Robinson için hem de onun için parlak bir gelecek gördüğü için uzun zaman sonra ilk defa rahatlıyor.
                Aslında kitapta Mado ve Patty’nin kişilikleri değiştirilseydi hiçbir sorun çıkmazdı. Patty sorumsuz bir çocuk gibi davranırken Mado bütün sorumluluğu üzerine alıp bir anne gibi davranıyor. Her ne kadar istemese bile her şeyin yolunda gitmesini istediği için Patty’nin yapması gereken görevi üstleniyor Mado. Kitabın en ilginç yanı da büyük ihtimalle Mado ve Patty’nin birbirlerine zıt karakterleriydi bence.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder