Uzun bir aradan sonra ilk def a
buraya dönüp bakıyorum ve ne kadar fazla şeyin değişmiş olduğunu görüyorum;
okuduğum kitaplar, hobilerim, yazma tarzım gibi şeylerin hepsi şu an bana daha
farklı geliyor. Aradan bir yıl gibi bir zaman diliminin geçmiş olmasının da
etkisi var bunda tabii, çünkü Herakleitos’un da dediği gibi aynı nehirde
iki defa yıkanılmaz. Akan suların bile değiştiği gibi ben ve
çevremdekiler de bu bir yıllık süreç içinde değiştik. Hobilerim değişti,
hedeflerim değişti, uğruna çabaladığım şeyler bile değişti. Bloğa yeni bir
başlangıç yaparken umduğum şeylerden biri de bu değişikliğin buraya da
yansıması ve bu blog için hazırladığım içerikleri çeşitlendirmesi.
Bloğumu en çok etkileyeceğini
düşündüğüm şeylerden biri de okuduğum şeylerin biraz da olsa değişmiş olması.
Bu değişiklikte hem geçen yıla kıyasla biraz daha büyümüş olmamın hem de okulun
etkisi var. Her yıl okulun çıkarttığı okuma listemiz sayesinde Yaşar Kemal ve
Aziz Nesin gibi yazarların bazı kitaplarıyla tanıştım, yazın da dünya
klasiklerinden birkaç kitap okudum. Her ne kadar eski eserlere de ilgi duymaya
başlasam da hala garip bir şekilde içimi ısıtan gençlik kitaplarından ve
fantastik edebiyattan vazgeçebildiğimi söyleyemem. Sevdiğim kitaplar listesine
klasiklerden eklemeler yaptığım gibi gençlik kitapları ve fantastik edebiyattan
da Hayatın Kıyısında, Saksı Olmanın Faydaları ve Kızıl İsyan serisi gibi
kitaplara bağlandım. İşler umduğum gibi giderse yakında hepsini tanıtmayı
planlıyorum.
![]() |
3. sınıfta yazdığım kitabın biyografi sayfası |
Bir şeyler yazmak okuma yazmayı
öğrendiğimden beri ilgimi çeken bir şey oldu. Küçüklüğümde heves ettiğim şeyler
için çabalıyormuşum ki daha 1. sınıftayken yazdığım çizgi romanlar, 2. sınıftan
kalma kitaplarım ve yine o yaşlardan kalma şiir defterlerim bile var. Hayatım
boyunca yazmanın neredeyse her türüne merak salıp neredeyse hepsini denedim.
Çoğu zaman okuduğum kitapların belli başlı karakterlerini alıp “Acaba şu olsa
nasıl olurdu?” diye düşünerek yarattığım hikayelerin içine koyuyordum. Son
birkaç yılda en çok değişen şey artık kendi karakterlerimi ve kendi kurgularımı
kullanmam. Bu bloğa geri dönmemin sebeplerinden biri de bu aslında; kimi kısa
kimi uzun, hepsi birbirinden bağımsız olan hikayeleri ya da “hikaye
parçalarını” diğer insanlarla da paylaşma isteği beni bir yıl sonra yine
bilgisayarın başına oturttu. Yazdığım şeyleri ve yarattığım karakterleri
sonsuza kadar kendime saklayamayacağımı fark ettim, sonuçta insanlarla
paylaşmak hikayelerimi ve karakterlerimi geliştirmek için yapabileceğim en iyi
şeylerden biri. Bu yüzden bu defa sadece okuduğum kitaplar ya da ilgimi çeken
bazı konular hakkında yazmak yerine kendi karakterlerimi, kurgularımı ve sadece
bazı duygular üzerine düşünerek yazdığım şeyleri de paylaşmak istiyorum. En azından şimdilik yazdıklarım birbirlerinden bağımsız ve başı sonu belli olmayan şeyler olsa da belki de bir gün hepsini birleştirecek kadar iyileşebilirim bu konuda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder