Hırsızın Çaldıkları

"Aslında kitabın neyle ilgili olduğu önemsizdi. Asıl önemli olan, taşıdığı anlamdı..."
KitapHırsızı/Markus Zusak

7 Mayıs 2019 Salı

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz


“Siz gene iyi kötü yaşıyorsunuz azbuçuk... Ben hiç yaşamıyorum, hepten yokum...”

Yaşar Yaşamaz’ın talihsiz hikayesini önce radyo oyunu olarak yazmış Aziz Nesin. Beklemediği bir şekilde o kadar beğenilmiş ki başarılı bir şekilde tiyatro oyununa çevirmiş Yaşar’ın hikayesini. Yoğun istek üzerine bir de senaryosunu yazmış ama çoğu tiyatrocudan olduğu gibi, sinemacılardan da telifini alamamış hikayenin. Bir haftalık gazetede çizgi romanı yayınlanmış, televizyon senaryosu yazılmış dizisi çekilmiş, en son da kitabı yazılmış okurların isteği üzerine.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, okuduğum ilk Aziz Nesin kitabı olmamakla birlikte tıpkı birkaç yıl önce okuduğum “Şimdiki Çocuklar Harika” gibi okurken yer yer sizi gülümseten, yer yer sinirlerinizi bozan, yer yer de kahkahalara boğan bir hikayeydi. Aziz Nesin’in samimi havasını kitabın her yerinde hissedebiliyorsunuz.

Kitabın konusunu bilmeyenlerimiz için biraz özetleyeyim. Yaşar’ın kötü talihi okula yazılmak istediğinde başlıyor. Okula yazılmak için bir nüfus kağıdına ihtiyacı olan Yaşar babasıyla beraber nüfus müdürlüğüne gittiğinde memur onlara şu an 12 yaşında olan Yaşar’ın yıllar önce Çanakkale Savaşı’nda şehit düştüğünü, bu nedenle de ölü olan birine kimlik veremeyeceğini söylüyor.

“Okula gideceksem yaşamıyorum. Askere alacaklarsa yaşıyorum. Nüfus kağıdı istersem yaşamıyorum. Vergi alacaklarsa yaşıyorum. İş ararsam yaşamıyorum. Ceza keseceklerse yaşıyorum. Dava açarsam yaşamıyorum. Tımarhaneye kapatacaklarsa yaşıyorum. Evleneceksem yaşamıyorum. Ama şimdi bir casusla içli dışlı olduğum duyulursa yaşıyorsun der de asarlar.”

Yaşar ne yaparsa yapsın hayatta şansı bir türlü yoluna girmiyor. Bu kara bahtının sonucu hapishaneye düşen Yaşar’ın hikayesi, koğuş arkadaşları için gecelerin olmazsa olmazı oluyor. Herkes heyecanla bir sonraki geceyi bekliyor ki Yaşar Yaşamaz gelsin, başından geçenleri anlatmaya bir önceki gece kaldığı yerden devam etsin. Koğuş arkadaşlarının bazıları Yaşar’ın talihsizliğine yanıyor, kimi anlattığı hikayenin gerçekliğine inanmıyor ama iş Yaşar’ı dinlemeye geldiğinde hepsinin söylediği tek bir şey var: Kara Kaplı Nizami’ye gitseydin bunların hiçbiri olmazdı!

Kara Kaplı Nizami kim peki? Herkesin bildiği bu adamı neden tek tanımayan kişi Yaşar? Hikayenin sonunda öğreniyoruz ki Kara Kaplı Nizami aslında “birisi” değil. Kara Kaplı Nizami Bey aslında kanunları aldatabilen, kendi lehine kullanabilen herkes.

“Kara Kaplı Nizami Bey her yerde vardır, yeter ki sen onun dilinden anla.”

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz o kadar ilginç bir hikaye ki; sizi sinir krizlerinin kenarına sokması ve bunaltmasına rağmen yine de elinizden bırakamıyorsunuz. 12 yaşındaki çocuğa sen Çanakkale’de şehit olmuşsun diyen memurdan aradığınız kişiyi hiçbir şekilde bulamadığınız devlet dairelerine, askerlik yapmamışsın diye askere alıp sonra “Ölüsün sen, nüfus kağıdın yok. Nasıl gitmen için belge verelim?” diyen askerlere kadar hayatın absürt yanlarıyla biraz abartarak dalga geçmiş Aziz Nesin. 

Okurken öyle garip bir şekilde bağlanıyorsunuz ki hikayeye, siz bile “Bu suyu odanın ortasına döksem odayı ıslatır mı?” sorusuna “Islatmaz ulan!” diye bağırmak istiyorsunuz Yaşar’la birlikte. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 7’den 70’e herkesin beğeneceği, herkesi güldürebilecek bir hikaye. Eğer bir kitapçıda rastlarsanız hiç düşünmeyip alın kitabı. Yaşar’ın talihsiz hikayesini bir de siz dinleyin o hapishane koğuşunda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder