Hırsızın Çaldıkları

"Aslında kitabın neyle ilgili olduğu önemsizdi. Asıl önemli olan, taşıdığı anlamdı..."
KitapHırsızı/Markus Zusak

29 Aralık 2017 Cuma

Kitaplar, Kitaplar, Kitaplar...

Hayatının yarısında yüzen, çeyreğinde basketbol oynayan ve geri kalanında da kendine tamamen farklı bir yol çizip Jimi Hendrix olmaya heveslenen, bir TARDIS’i olması için dünyaları verebilecek olan, 221B’de yaşamak isteyen, yaşı geçmesine rağmen hala Hogwarts mektubunu bekleyen, yazlarını Melez Kampı’nda geçirmeyi hayal eden, Meggie’ninki gibi büyülü dili olsaydı kendini hangi hikayelerin içine sokacağını düşünüp duran bir “Kitap Hırsızı” olarak görebilirsiniz beni.   
Kitap Hırsızı adını seçmemin nedeni de hayatımın büyük bir kısmını kaplayan kitaplar aslında. Kitap Hırsızı okuduğum ve beni  en derinden etkileyen kitaplardan biriydi diyebilirim. Biraz da başkarakter Liesel’i ve olduğu o kötü durumda kendine yarattığı kaçış yolunu kendime yakın bulduğum için seçtim Liesel’in lakabı olan “Kitap Hırsızı” adını. Okumayı bu kadar sevmeseydim bu güzel kitapla da tanışamayacaktım zaten.       
Okumak ciddi anlamda hayatımın büyük bir bölümünü kaplayıp bana zevk veren bir şey aslında. Okurken çoğu zaman farkında olmadan kendimi içinde bulunduğumuz dünyadan soyutluyor, okuduğum evrene kapılıyorum. Bazen bu evrenler insanların beklediğinden çok daha geniş oluyor, çok daha farklı kapılara açılıyor; farklı diyarlara dallanıp budaklanıyor. Tabii bu geniş dünyayı görmek için ilk durağımız kitap kapakları oluyor. Sanırım kitap kapaklarına dokunmayı sevmemin en büyük sebebi bu.

                Küçük yaşlardan beri kitapları kokusundan tutun içeriğine kadar çok sevmişimdir. Hatta kitap hastasıyım diyebiliriz. Sanırım kitaplarla ilgili en sevdiğim kısım okurken kendinizi kaybettiğiniz o an oluyor. Hani olur ya, etrafınızdaki kimseyi görmezsiniz; sadece kitap karakterlerini duyar ve o sahneyi görürsünüz gözünüzün önünde. Benim en sevdiğim kısım burası işte. Çünkü her ne kadar okuduğum bazı şeylerden sonra o kadar güzel bir fikir olmadığını anlasam da olağanüstü bir yeteneğim olsaydı yapmak isteyeceğim ilk şeylerden biri sevdiğim hikayelerin içine girmek olurdu. Okumaya iyice kaptırıp bu aşamaya geldiğimdeyse kısmen bunu başarmış oluyorum. Eğer kitap okumanın evreleri olsaydı benim en sevdiğim kitap karakterlerini etrafımda gördüğüm o mükemmel kısım olurdu sanırım. Bazı insanlar kitap okumayı çok gereksiz ve sıkıcı olarak görür ama benim hayatımın en önemli parçası ve hayatımın bu derece iyi yönde şekillenmesinin en büyük etkenlerinden bir tanesi. Okumayı öğrendiğimden beri kitap okuduğuma pişman olup olmadığımı sorarsanız, bu soruya hayır olarak cevap veririm. Okumaktan hiçbir zaman da vazgeçmeyeceğim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder